WhatsApp

Fas Turizm Blog

Marakeş Bahia Sarayı

Marakeş Bahia Sarayı

Bahia Sarayı (Palais de la Bahia) Bahia Sarayı, Fas’ın Marakeş şehrinde bulunan, 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş geniş bir saray ve bahçe kompleksidir. Adını Arapça “el-Bahia” (parlak/harika) kelimesinden alan bu saray, yaklaşık 8 hektarlık alanı ve 150 civarında odasıyla Fas’taki Mağribi mimarisinin başyapıtlarından biri kabul edilir. Saray, dönemin Büyük Veziri Ahmed bin Musa (Ba Ahmed, 1841-1900) tarafından yaptırılmış ve ince işçilikli ahşap tavanlar, zengin stuko süslemeler ve renkli zellij çini işleriyle bezeli odalarıyla ünlüdür. Günümüzde Bahia Sarayı, Fas’ın kültürel mirasının önemli bir anıtı ve en popüler turistik ziyaret noktalarından biri olarak halka açık bir müze işlevi görmektedir. Kuruluş Tarihi ve Mimarı Bahia Sarayı’nın temelleri, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fas’ı yöneten Alaouite Hanedanı döneminde atıldı. İlk inşaat, Sultan Muhammed bin Abdürrahman’ın (IV. Muhammed) büyük veziri olan Si Musa (Sidi Musa veya Si Moussa) tarafından 1860’lı yıllarda başlatıldı. Si Musa, köle kökenli bir aileden gelip saray nazırı (hâcib) ve ardından büyük vezir makamına yükselmiş, dönemin en nüfuzlu isimlerindendi. Sarayın ilk kısmı olan ve bugün Dar Si Musa adıyla anılan kuzeydeki büyük avlulu konut bölümü 1866-1867 yıllarında tamamlandı; bahçesindeki iki odanın kitabelerinde 1867 tarihi geçmektedir. Sultanın 1894’te ölümünün ardından Si Musa’nın oğlu Ahmed bin Musa (Ba Ahmed), genç Sultan Abdülaziz’in büyük veziri ve naibi olarak iktidarı fiilen ele aldı. Ba Ahmed, babasından devraldığı Bahia Sarayı’nı 1894-1900 yılları arasında büyük ölçüde genişleterek bugünkü haline getirdi. Sarayın ek binalarının tasarımı ve süslemeleri için Ba Ahmed, El-Hac Muhammed bin Mekki el-Misfîvî adında ünlü bir Mağribli mimarı görevlendirdi. 1857 doğumlu olan bu mimar (Si Mohammed el-Mekki), gençliğinde Endülüs’te çalışmış olup İspanyol-Mağribi süsleme sanatında uzmandı. Ayrıca Fransız askeri mimarisiyle de temas kurduğu (Marakeş’teki Fransız askerî misyonunda görev yapan Yüzbaşı Erckman’ın öğrencisi olduğu) belirtilmektedir. Ba Ahmed’in liderliğinde sarayın inşası 1900 yılı civarında tamamlanmış ve ortaya dönemin en görkemli saraylarından biri çıkmıştır. İnşa Süreci ve Tarihî Bağlam Bahia Sarayı’nın inşa süreci, 19. yüzyıl sonlarındaki Fas’ın siyasal yapısıyla yakından ilişkilidir. Sultan IV. Muhammed (1859-1873) döneminde büyük vezir olan Si Musa, nüfuzunu kullanarak Marakeş’in eski şehir merkezinde geniş bir araziyi sarayına tahsis etti. Kölelikten gelerek devletin en üst kademelerine yükselen Si Musa, iktidarını ve servetini yansıtacak bir saray inşa ettirmeye başladı. 1860’ların sonlarında başlayan bu ilk inşa aşamasında, sarayın çekirdeğini oluşturan geleneksel bir riad (iç avlulu konak) ve çevresindeki odalar yapıldı. Fas devlet düzeninde büyük vezirler, sultan adına ülkeyi yöneten en güçlü kişilerdi ve Si Musa da bu konumuyla sarayın inşasını mümkün kıldı. 1894’te Sultan Hassan I öldüğünde, yerine geçen oğlu Abdülaziz henüz reşit değildi. Bu durum, Ba Ahmed’e ülkenin fiili yöneticisi olma imkânı sağladı. Ba Ahmed büyük vezir ve naib olarak (1894-1900 arası) kendi gücünü pekiştirirken, bir yandan da babasından kalan Bahia Sarayı’nı genişletti. Sarayın ikinci inşa aşaması parça parça ilerledi: Ba Ahmed, komşu parsellere yayılmak için çevredeki evleri, sokakları ve bahçeleri birer birer satın alarak komplekse ekledi. Bu süreçte sarayın genişlemesi, Marakeş’in Yahudi mahallesi olan Mellah’ın kuzey kısmını da içine alarak bölgenin sokak dokusunu değiştirdi; eski sokaklar sarayın duvarları içinde koridorlara ve çıkmazlara dönüştürüldü. Hiçbir bütüncül plan olmaksızın, güçlü vezirin isteklerine göre büyütülen Bahia Sarayı böylece bir labirenti andıran, düzensiz fakat görkemli bir mimari görünüme kavuştu. Ba Ahmed’in sarayı genişletirken hedefi, babasının eserini gölgede bırakacak derecede ihtişamlı bir yapı oluşturmaktı. Bu dönemde Fas, Avrupalı güçlerin artan baskısıyla karşı karşıya olsa da (1912’de Fransız himayesi başlayacaktır), Ba Ahmed iç siyasette mutlak otoriteyi elinde tutarak büyük bir servet biriktirmiş ve bunu sarayın inşasında seferber etmiştir. Sarayın tamamı tek katlı olarak inşa edildi; zira kaynaklar, iri yapılı ve aşırı kilolu olan Ba Ahmed’in merdiven inip çıkmakta zorlandığını, bu nedenle sarayı basamak içermeyecek şekilde yatay yayılımda planladığını aktarmaktadır. Sonuç olarak, Bahia Sarayı 19. yüzyıl sonu Fas’ının siyasi gücünü ve lüks anlayışını yansıtan, devrine göre benzersiz ölçekte bir kompleks haline geldi. Mimari Özellikleri Bahia Sarayı, Mağribi ve Endülüs mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilir. Sarayın genel planı avlu ve bahçeler etrafında şekillenen geleneksel İslam saray düzenini yansıtır. Ancak birbirine eklemlenerek büyütüldüğü için simetrik akslar yerine organik bir yerleşim görülür; odalar, salonlar ve avlular belirli bir merkezi düzen olmaksızın ardışık bir dizi halinde sıralanmıştır. Bu eklektik düzen, sarayın her köşesinde keşfedilmeyi bekleyen farklı bir mimari sürpriz sunar. Yapı, yüksek duvarların ardında gizlenmiş bir labirenti andırır ve ziyaretçilerine karmaşık bir mekân deneyimi yaşatır..Sarayın süsleme programı olağanüstü zengindir: Ahşap tavanlar sedir ağacından yapılıp canlı renklerle boyanmış ve altın yaldızlı desenlerle bezelidir; kemerleri ve duvarları süsleyen sıva işleri (stuko), nefis arabesk motifler, geometrik desenler ve Arapça kitabelerle oyulmuştur. Her odada ve revaklı koridorda, Fas zanaatının inceliklerini gösteren ayrıntılar görmek mümkündür. Zellij adı verilen renkli çini mozaikler zeminden duvar diplerine kadar tüm yüzeyleri kaplar; mavi, yeşil, sarı ve beyaz tonlardaki bu geometrik çiniler muhteşem bir görsel etki yaratır. Kapı ve pencere kanatları, ceviz ve sedir ağacına işlenmiş yıldız ve çiçek motifleriyle, vitraylı üst pencereler ise mekânlara renkli ışıklar saçan süs unsurlarıyla donatılmıştır. Sarayın her köşesi, tavanlardan taban karolarına dek Hispano-Moresk üslubun ihtişamını sergilemektedir. Bahia Sarayı’nda kullanılan malzemeler ve işçilik, dönemin en iyilerini bir araya getirir. Sarayın inşasında Fas’ın ve Kuzey Afrika’nın dört bir yanından getirilen malzemeler kullanılmıştır: İtalyan Carrara mermerleri Meknes şehri üzerinden temin edilmiş, Orta Atlas dağlarından kesilen sedir ağaçları tavanlarda kullanılmış, renkli sır altı çiniler (zellij) Tetuan ve Fez gibi şehirlerden getirilmiştir. Süslemelerde ve mimari detaylarda yalnızca yerel ustalar değil, Andalusiyalı ustalar da görev almış; böylece sarayın dekorasyonunda İspanyol-Endülüs etkileri belirgin şekilde yer etmiştir. Hatta Fransız himayesi öncesi dönemde Avrupa etkisine açık olan Ba Ahmed’in, sarayındaki bazı öğelerde hafif Avrupa ve Osmanlı (Türk) üsluplarına öykündüğü de belirtilir. Tüm bu unsurlar, Bahia Sarayı’nı Hispano-Mağribi sanatın seçkin bir sentezi haline getirmiştir. İç Mekânlar (Odalar, Harem, Avlular ve Bahçeler) Bahia Sarayı’nın iç mekân düzeni, birbirine açılan çok sayıda avlu, bahçe ve yaşam alanından oluşur. Sarayın avluları hem estetik hem işlevsel açıdan merkezî öneme sahiptir. En eski bölüm olan Dar Si Musa kısmındaki Büyük Riad bahçesi, portakal, yasemin, servi ve muz ağaçlarıyla bezeli yemyeşil bir iç bahçedir. 1867 tarihli kitabelere sahip bu bahçenin etrafında konumlanan odalar, ahşap tavanları ve zengin kalem işi süslemeleriyle dikkat çeker. Sarayın daha güneyinde Ba Ahmed döneminde eklenen Küçük Riad bölümü yer alır; burası dikdörtgen planlı küçük bir iç bahçe etrafında kurulmuş, özel dairelerin bulunduğu kısımdır. Küçük Riad’ın ortasındaki gölgeli avlu, banan ağaçları ve çeşmesiyle serin bir sığınak hissi verirken, çevresindeki odalar ayrıntılı boyalı tavanlar, nişler ve oyma ahşap kapılarla bezenmiştir.Sarayın en görkemli açık mekânlarından biri, Büyük Avlu (havuzlu iç avlu) olarak anılan geniş mermer avludur. 1896-1897 yıllarında inşa edilen bu avlu yaklaşık 30×50 metre boyutlarındadır ve zemini tamamen beyaz mermer levhalarla döşenmiştir. Mermer kaplı zemini dört eşit bölüme ayıran ince şeritler halinde çok renkli zellij süslemeler, ortada sekizgen bir desen oluşturarak birleşir. Avlunun tam merkezinde, mermer bir fıskiyeli havuz yer alır; bu havuz avluya simetrik bir odak noktası sağlar. Büyük Avlu’yu çevreleyen revakların tavanları yeşil sır kiremitleriyle kaplı iken, revakları taşıyan kemerlerin iç yüzleri parlak sarı ve mavi seramik menfezlerle doldurulmuştur. Bu menfezlerin üzerindeki bitkisel stuko oymalar, Endülüs üslubunun zarif örneklerindendir. Gün ışığının bu geniş avluya düşüşü, zemindeki mermer ve çini mozaiklerde göz kamaştırıcı bir parıltı yaratır. Sarayın harem ve özel odaları, yapı kompleksinin daha mahrem kısımlarını oluşturur. Ba Ahmed, dört eşi ve 24 câriyeden oluşan kalabalık haremi için sarayın doğu kanadında özel bir bölüm ayırmıştı. Harem dairesi, daha küçük avlular ve bahçecikler etrafına dizilmiş odaları içerir. Örneğin, Küçük Avlu olarak bilinen bölümde, Ba Ahmed’in dört eşinin her biri için ayrılmış odalar bulunurdu. Bu küçük avlunun ortasında mermer bir fıskiye ve zellij işlemeli zemin olmasına karşın, etrafındaki duvarlar sarayın diğer kısımlarına nazaran daha sade beyaz sıvalıdır; harem bölümünün mahremiyeti ve sadeliği bu şekilde vurgulanmıştır. Özel odaların çoğu, mobilyalarından arındırılmış olsa da boyalı tavanları, oyma ahşap kapıları ve renkli vitray pencereleriyle eski ihtişamından izler taşır. Sarayda ayrıca bir hamam (Türk usulü banyo), küçük bir mescit, ahır ve hizmetkâr odaları gibi yan yapılar da bulunmaktaydı. Tüm bu mekânlar, dönemin saray yaşamının ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlanmıştır. Bahia Sarayı’nın iç mekânları günümüzde büyük ölçüde boş durumdadır. 1900 yılında saray yağmalandığında tüm değerli eşyalar ve mobilyalar götürüldüğü için odalar müze niteliğinde yalnızca süslemeleriyle sergilenmektedir. Yine de odaların mimari detayları, genişliği ve avlularla bağlantısı, ziyaretçilere büyük vezirin dönemindeki lüks yaşamı hayal etme imkânı vermektedir. Örneğin, Küçük Riad içindeki Divan Salonu (Meşvüret Salonu), Ba Ahmed’in devlet adamlarını kabul ettiği bir toplantı odasıydı; Meknes bölgesinden getirilen sedir ağacıyla kaplı tavanı ve duvarlarını süsleyen yıldız desenli kalem işleriyle ünlüdür. Bu salonun bir köşesinde, Fransız idaresi sırasında General Lyautey’in eklettiği bir şömine görülür; zira Lyautey, sarayı konut olarak kullanırken kış aylarında ısınmak için bazı odalara şömine yaptırmıştır. Sarayın iç mekanlarında gezinen bir ziyaretçi, adeta bir açık hava müzesi gibi, odadan odaya geçerek Fas saray mimarisinin en güzel öğelerini ardı ardına deneyimler. Tarihsel Kullanım Bahia Sarayı, inşa edildiği dönemin ardından çeşitli tarihi kullanımlara sahne olmuştur. Ba Ahmed, 1900 yılında ani bir hastalık sonucu öldüğünde, saray kısa süre içinde sultanın denetimine geçti. Sultan Abdülaziz, vezirinin ölümünden saatler sonra sarayın değerli eşyalarına el konulmasını emrederek içerdeki hazineleri, mobilyaları ve halıları toplattı. Bu yağma sırasında sarayın pek çok süs eşyası ve mobilyası kaybolmuş, ancak mermer avlu ve bitişiğindeki bazı odalar gibi yapılamaz sabit dekorasyon unsurları zarar görmeden kalmıştır. Ba Ahmed’in ölümünün ardından saray bir süre kraliyet ikametgâhı olarak kullanıldı. 20. yüzyılın başında, Fas’ta merkezi otoritenin zayıflamasıyla bölgesel güç odakları ortaya çıkmaya başlamıştı. 1908 yılında Marakeş’in güçlü yerel liderlerinden Si Madani el-Glaoui (Pşa el-Glaoui’nin kardeşi), Bahia Sarayı’nı fiilen ele geçirerek kendi konutu ve misafir ağırlama mekânı yaptı. Madani el-Glaoui, sarayın bazı kısımlarına Marakeş’te ilk kez bir üst kat ilave ettirerek (özellikle Küçük Riad bölümünün üzerinde Menzeh denilen bir teras katı) yapıya kendi izini bıraktı. Ancak Glaoui’nin saraydaki hakimiyeti uzun sürmedi; aynı yıl içinde Fas’ta siyasi dengeler değişip Sultan Abdülhafid tahta çıkınca Glaoui saraydan çekildi. 1912’de Fas’ın Fransız himayesi altına girmesiyle birlikte Bahia Sarayı Fransız sömürge yönetiminin hizmetine verildi. Marakeş şehri, Fransız idaresinde bir askeri vali (veya Resident-General temsilcisi) bulundurduğundan, Bahia Sarayı bu yetkililerin konutu ve idari merkezi olarak kullanıldı. Özellikle General Hubert Lyautey, Marakeş’e geldiğinde Bahia Sarayı’nda kalarak burayı resmî ikametgah ve karargâh olarak değerlendirmiştir. Fransız döneminde saray, aynı zamanda yabancı misyonların ve aristokrat konukların ağırlandığı görkemli bir misafirhane işlevi gördü. Örneğin, Fransız yönetimi sarayın geniş avlularında Fas Sultanı onuruna resepsiyonlar ve balolar düzenlemiş, yabancı devlet adamlarını burada ağırlamıştır. Bu dönemde saraya elektrik tesisatı döşenmiş, bazı odalara şömineler eklenerek kışın kullanımına uygun hale getirilmiştir. 1956’da Fas’ın bağımsızlığını kazanmasıyla Fransızlar saraydan çekildi ve Bahia tekrar Fas kraliyetinin eline geçti. Kısa bir süre Kral V. Muhammed, Marakeş ziyaretlerinde Bahia Sarayı’nı konut olarak kullanmış; ardından Kral II. Hasan döneminde saray, Kültür Bakanlığı’na devredilerek halka açılmıştır. 1960’lardan itibaren tarihî anıt statüsüyle koruma altına alınan Bahia Sarayı, böylece bir müze ve turistik mekan işlevi kazandı. Bununla birlikte Fas kraliyet ailesi sarayın bazı bölümlerini zaman zaman resmî davet ve törenler için kullanmaya devam etmektedir. Örneğin, günümüz kralı VI. Muhammed önemli yabancı devlet adamlarını Marakeş’te ağırlarken Bahia Sarayı’nın belirli salonlarını resmi resepsiyonlar için kullanabilmektedir. Sarayın ana bölümleri ise yılın büyük kısmında yerli ve yabancı ziyaretçilere açık tutulmaktadır. Restorasyonlar ve Günümüzdeki Durumu Bahia Sarayı, geçen yüzyıl boyunca çeşitli bakım ve restorasyon çalışmalarıyla korunmuştur. Fas hükümeti sarayın özgün mimari değerini sürdürmesi için yapıyı sürekli bakıma tabi tutmuştur. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sarayın tarihi dokusunu iyileştirmeye yönelik kapsamlı adımlar atılmıştır. 2000’lerin başında gerçekleştirilen büyük bir restorasyon projesi ile Bahia Sarayı’nın yapısal unsurları güçlendirilmiş, çatı ve ahşap işleri onarılmış ve kaybolan bazı çini ve stuko süslemeler aslına uygun biçimde yenilenmiştir. Bu restorasyon sayesinde sarayın iç mekanları ve cepheleri adeta yenilenmiş bir ihtişamla parlamaya başlamış, ikinci bir restorasyon safhasının tamamlanmasıyla bakım çalışmaları süreklilik kazanmıştır. Restorasyonlar sırasında, geleneksel zanaat teknikleri kullanılarak orijinal malzemeler korunmuş ve sarayın tarihi atmosferi muhafaza edilmiştir. YYakın dönemde, Eylül 2023 depreminin Marakeş ve çevresini etkilemesi sonucu Bahia Sarayı da hasar görmüştür. Depremde sarayın bazı duvarlarında çatlaklar oluşmuş, çatı kiremitlerinde oynamalar meydana gelmiş ve özellikle Büyük Riad bahçesine bakan revaklardan birinin tavanında kısmi çökme yaşanmıştır. Bu afetin ardından saray güvenlik gerekçesiyle geçici olarak ziyarete kapatılmış ve acil restorasyon çalışmalarına başlanmıştır.Kültür Bakanlığı gözetiminde yürütülen onarımlar sayesinde saray, yaklaşık bir aylık bir çalışmanın ardından Ekim 2023’te yeniden ziyarete açılmıştır. Günümüzde Bahia Sarayı’nın genel durumu iyi olup, tarihi dokusunu tehdit eden ciddi bir sorun bulunmamaktadır; ancak yetkililer, yapı yaşlandıkça periyodik bakım ve güçlendirme çalışmalarını sürdürmektedir. Bahia Sarayı’nın bir bölümü idari amaçlarla kullanılmaya devam etmektedir. Sarayın belli kısımları Fas Kültür Bakanlığı’na ait ofislere ev sahipliği yaparken, büyük kısmı müze olarak halka açıktır. Ziyaretçiler, boş salonlarda rehber eşliğinde dolaşarak sarayın tarihini ve mimari detaylarını öğrenebilmektedir. Sarayı gezenler, herhangi bir mobilya ya da sergi eşyalı olmamasına rağmen, duvarlardan tavanlara kadar uzanan dekoratif zenginlik sayesinde adeta bir açık hava sanat galerisi deneyimi yaşamaktadır. Bahia Sarayı, korunan mimarisi ve düzenli bakımıyla gelecekte de Fas’ın kültürel mirasının gözde bir parçası olarak varlığını sürdürecektir. Turistik Önemi ve UNESCO Statüsü Bahia Sarayı, Marakeş’e gelen ziyaretçilerin görmeden ayrılmadığı başlıca turistik mekanlardan biridir. İnşa edildiği dönemden bu yana “güzelliğin sarayı” olarak ün salan yapı, günümüzde yılda yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Örneğin, 2019 yılının ilk dört ayında Bahia Sarayı’nı 410.000’den fazla kişinin ziyaret ettiği rapor edilmiştir; bu rakam söz konusu dönemde Fas’taki tüm tarihi mekanlar içinde en yüksek ziyaretçi sayısıdır. Sarayın turistik cazibesi, sadece mimari görkemiyle değil, aynı zamanda barındırdığı tarihsel hikâyelerle de ilgilidir. Rehberler, gezi sırasında ziyaretçilere sarayın yapım öykülerini, harem yaşamının ayrıntılarını ve Fransız dönemindeki anekdotları anlatarak bu deneyimi zenginleştirmektedir. Sarayın fotojenik avluları ve süslü kapıları, turistler ve fotoğrafçılar için de vazgeçilmez bir çekim noktasıdır. Bahia Sarayı’nın uluslararası önemi, bulunduğu konum itibarıyla UNESCO tarafından da dolaylı olarak tanınmıştır. Saray, Marakeş’in tarihi medine (Eski Şehir) bölgesinin bir parçası olup, Marakeş’in Medine’si 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmiştir. Dolayısıyla Bahia Sarayı, tıpkı Kutubiye Camii, El Badi Sarayı, Ben Yusuf Medresesi ve Saadi Türbeleri gibi, Marakeş şehrinin dünya mirası değeri taşıyan anıtsal yapıları arasında yer alır. Bununla birlikte Bahia Sarayı’nın kendisi, bağımsız bir UNESCO dünya mirası alanı olarak tescil edilmemiştir; korunması ve yönetimi ulusal düzeyde Fas hükümetinin sorumluluğundadır. Sarayın UNESCO listesine dahil medine sınırları içinde bulunması, uluslararası farkındalık ve koruma fonlarına erişim açısından avantaj sağlamaktadır. Sonuç olarak, Bahia Sarayı hem mimari sanat açısından bir başyapıt, hem de Fas’ın geç Osmanlı ve sömürge öncesi dönemine ışık tutan tarihî bir sahne olarak büyük değer taşımaktadır. Bugün turistler için Marakeş’teki en önemli duraklardan biri olan bu saray, benzersiz güzelliğiyle “Bahia” ismine layık bir şekilde, ziyaretçilerini geçmişin görkemine tanıklık etmeye davet etmektedir.
Devamını Oku

1 kayıttan 1 - 1 arasındaki kayıtlar gösteriliyor
Mesajlar {{unread_count}}
... ile mesajlaş {{currentConversation.display_name}}
{{chat.display_name ? chat.display_name[0] : ''}}

{{chat.display_name}}

Siz: {{chat.last_message.content}}

{{chat.unread_count }}