WhatsApp

Fas Turizm Blog

Fes Medinası

Fes Medinası: Fas'ın Tarihî Kalbi ve Kültürel Zenginliği 1. Fes Medinası’nın Büyüleyici Hikâyesi **Medinenin Kökenleri ve Kuruluşu** Fes Medinası, Fas’ın tarih sahnesine ortaçağın erken dönemlerinde girdi. Şehrin temeli, 789 yılında İdrisîler Hanedanı’nın kurucusu **Moulay Idris I** tarafından Fes El-Bali (Eski Fes) bölgesinde atıldı. Bu tarih, Fas’ın Arap-İslam dünyasına entegrasyonunun da başlangıcıydı. İdrisîler, dini ve siyasi merkez inşa etme gayesiyle burayı seçti; çünkü Sebou Nehri kıyısı hem stratejik su kaynağı sağlıyor hem de Meknes–Taza koridoruna yakın konumuyla ticaret yollarına erişim sunuyordu. 9. yüzyılda **Moulay Idris II** döneminde şehir genişledi ve farklı bölgelerden göçmenler – özellikle Tunus’tan gelen Kayravanlılar ve Endülüs’ten sürülen aileler – buraya yerleşti. Bu göç dalgası, Fes’in kültürel mozaiğini belirledi: Kayravanlıların getirdiği dini–ilim geleneği, Endülüs’ten gelenlerin taşıdığı sanat–zanaat bilgisi şehri kısa sürede “öğrenmenin ve ticaretin kalbi” hâline getirdi. Sebou ve Fes nehirlerinin sağladığı verimli topraklar, tarımı ve su yönetimini mümkün kıldı. Atlas Dağları ile Rif arasında yer alan konumu, Fes’i doğu–batı ve kuzey–güney ticaret yollarının kesişim noktası yaptı. Dini meşruiyet arayışındaki İdrisî hanedanı, Arap göçmen topluluklarını bir araya getirmek için burayı “İslami bir merkez” olarak planladı. **Büyümenin ve Kurumsallaşmanın İzleri** 10. yüzyıldan itibaren Fes, Endülüs ile Mağrip arasında ilim ve ticaret köprüsü hâline geldi. 859’da Kayravanlı Tunuslu Fatima al-Fihri tarafından kurulan **el-Karaouiyine Üniversitesi**, UNESCO tarafından dünyanın en eski faal üniversitesi kabul edilir. Buradan yetişen alimler (İbn Haldun’un öğrencileri, Endülüs uleması) İslam dünyasında büyük iz bıraktı. Aynı dönemde inşa edilen **Andalusian Camii**, Endülüs göçmenlerinin dini kimliğini ve katkısını simgeler. **Bugün Fes Medinası neden önemli?** UNESCO tarafından 1981’de **Dünya Mirası** ilan edilen Fes El-Bali, 9.000’den fazla dar sokağı, 200’den fazla camii ve yüzlerce fonduk (kervansaray) ile Ortaçağ İslam kent dokusunu hâlâ yaşatan en büyük medina kompleksidir. **PRDT-Fès raporuna** göre, Fes’i ziyaret eden turistlerin %70’i medinada en az bir tam gün geçiriyor ve bu alan kentin toplam turizm gelirinin üçte ikisini oluşturuyor. Fes Medinası’nın hikâyesi sadece taş duvarların tarihi değil; 789’da atılan temellerin, 9. yüzyılda göçlerle zenginleşmesinin ve yüzyıllar boyunca süren ilim–ticaret faaliyetlerinin bir toplamıdır. Bir ziyaretçi için medinada dolaşmak, aynı anda hem Endülüs’ün hem Kayravan’ın hem de Fas’ın ilk kraliyet şehrinin izlerini hissetmektir. 2. Medinenin İslam Kültüründeki Rolü **“Neden Fes, neden İslam dünyası için bu kadar önemli?”** Fes, 9. yüzyıldan itibaren yalnızca bir kraliyet şehri değil, aynı zamanda **İslam ilim ve kültürünün kalelerinden biri** oldu. Kayravan’dan gelen Tunuslu göçmenlerin kurduğu mahallelerde ilim meclisleri, Endülüs’ten gelen ailelerin açtığı zanaat atölyeleriyle birleşti. Böylece şehir, hem entelektüel hem de ekonomik bir cazibe merkezi hâline geldi. **El-Karaouiyine Üniversitesi (859)** 859 yılında Kayravanlı Fatima al-Fihri tarafından kurulan **el-Karaouiyine (al-Qarawiyyin) Üniversitesi**, UNESCO ve Guinness kayıtlarına göre dünyanın en eski hâlen faaliyet gösteren üniversitesidir. Başlangıçta bir cami olarak inşa edilen yapı, zamanla medrese, kütüphane ve fakültelerle genişledi. Burada matematik, astronomi, felsefe, İslami ilimler ve hukuk dersleri verildi. İbn Meymun, İbn Haldun’un öğrencileri, hatta 12. yüzyılda Avrupalı skolastikler dahi buradaki metinlerden etkilenmiştir. **Ortaçağ İslam Dünyasında Etkisi** Fes medinası, 10.–13. yüzyıllarda İslam dünyasında üç rol üstlendi: 1. Eğitim merkezi – Karaouiyine ve Endülüs medreseleri, Mağrib’deki ulema yetişiminin omurgasıydı. 2. Mimari laboratuvar – Zellij (çini mozaik), muqarnas (stalaktit süslemeler) ve sedir ağacından işlenmiş minberler, Fes’te geliştirildi ve Marakeş’ten Kurtuba’ya kadar yayıldı. 3. Ticaret–ilim köprüsü – Sahra’dan gelen tuz–altın kervanları ve Akdeniz limanlarına uzanan ticaret yolları, Fes’i hem ekonomik hem kültürel bir düğüm noktası yaptı.   Hanedanların Katkıları Muvahhidler (12.–13. yy)** Karaouiyine’yi büyüterek devletin entelektüel merkezi hâline getirdi. * Merinîler (13.–15. yy)** Fes’i başkent ilan ederek Attarine, Bou Inania gibi ünlü medreseleri inşa etti; bu yapılar, bugünkü medinanın “İslam mimarisi müzesi” gibi görünmesini sağladı.  Saadîler ve Alaouitler (16. yy sonrası)** Fes’in dini statüsünü korudu; ulema ve sufilerin merkezi olarak şehir, Marakeş başkent olsa dahi “ruhî başkent” rolünü sürdürdü. Bugün Fes Medinası’nın rolü nedir? UNESCO Dünya Mirası statüsüyle korunan Fes El-Bali, hâlâ dini ve kültürel bir merkez'tir. PRDT-Fès raporuna göre, şehri ziyaret eden turistlerin %60’ı Karaouiyine Camii ve medreselerini görmek için gelir. Ayrıca Fas Krallığı, Fes’i “dini turizm” stratejisinin kalbine yerleştirerek, hem yerel hem uluslararası ziyaretçilere kültürel mirası aktarmayı hedefler. Fes medinası sadece tarihî bir sokak labirenti değil; İslam medeniyetinin ilim, sanat ve eğitim tarihine yön veren bir odaktır. Karaouiyine’nin gölgesinde şekillenen bu şehir, bugün hâlâ “İslam’ın batıdaki kalbi” olarak anılmaya devam eder. 3. Fez Medinesi’nin Mimari Evrimi İlk Dönem: Arap-İslami Çekirdek (8.–9. yy) 789’da Moulay Idris I’in kurduğu Fes El-Bali, tipik bir erken İslam kenti morfolojisine sahipti: merkezde cami (Karaouiyine), çevresinde çarşı, mahallelerde ise mahalle camileri ve küçük hamamlar. Bu dönemdeki yapılar daha sade, kerpiç ve taşın hakim olduğu, fonksiyonelliği öne çıkaran Arap mimarisi izleri taşır. Göçlerle Gelen Zenginleşme (9.–11. yy) 9. yüzyılda Endülüs’ten sürülen Müslüman ve Yahudi toplulukların, Tunus’tan gelen Kayravanlıların şehre yerleşmesiyle medina mimarisi çeşitlendi. Kayravanlıların inşa ettiği **Karaouiyine Camii**, yalnızca ibadethane değil aynı zamanda eğitim merkezi olarak şehri şekillendirdi. Endülüs Mahallesi’nde yükselen **Andalusian Camii** ise Endülüs’ün atnalı kemerleri ve süslü mihraplarıyla farklı bir estetik getirdi. Merinîler Dönemi: Altın Çağ (13.–15. yy) Merinî hanedanı, Fes’i başkent ilan ettikten sonra medrese mimarisini zirveye taşıdı. **Bou Inania**, **Attarine** ve **Sahrij Medreseleri**, bugün de medinanın en görkemli yapılarıdır. Zellij (çini mozaik), muqarnas (stalaktit süslemeler), oyma sedir tavanlar ve alçı işçiliği bu dönemin karakteristik unsurlarıdır. Dar sokaklara açılan gösterişli kapılar, medinanın karmaşık ama estetik dokusunun simgesi oldu. Saadîler ve Alaouitler Dönemi: Süreklilik ve Yenilenme (16.–18. yy) Saadîler döneminde Fes, Marakeş’in gölgesinde kalsa da dini önemini korudu. Bu dönemde özellikle türbe ve zaviye yapılarında zarif süslemeler görüldü. Alaouitler (halen Fas’ı yöneten hanedan) ise 17. yüzyıldan itibaren medinayı imparatorluk protokolünde yeniden canlandırdı; surlar, kapılar ve bazı hanlar restore edildi. Modern Dönemde Koruma (20.–21. yy) Fransız himayesi (1912–1956) döneminde, Fes medinası “eski şehir” statüsüyle koruma altına alınırken, yeni şehir (Ville Nouvelle) ayrı bir yerde inşa edildi. Bu durum, medinanın bütünlüğünü korumasına yardımcı oldu. 1981’de UNESCO Dünya Mirası listesine alınmasıyla birlikte uluslararası koruma çalışmaları hız kazandı. PRDT-Fès raporuna göre 2013–2023 arasında 27’den fazla medrese, han ve fonduk restore edilerek turizme kazandırıldı. Mimari Evrimin Günümüzdeki Yansımaları Bugün medinada dolaşan biri, aynı anda farklı yüzyılların izlerini görür: 9. yüzyıldan kalma Karaouiyine’nin ağırbaşlı sadeliği, 14. yüzyıl Merinî medreselerinin göz kamaştırıcı süslemeleri, 17. yüzyıl Alaouit kapılarının heybeti ve Fransız döneminden gelen koruma politikaları yan yana durur. Dar sokakların karmaşık dokusu, sadece bir kent planı değil; yüzyıllar boyunca biriken kültürel katmanların canlı bir arşividir. Fez Medinası’nın mimari evrimi, tek bir dönemin eseri değil; İdrisîlerden Alaouitlere, Endülüs’ten Kayravan’a, kolonyal dönemden UNESCO korumasına kadar çok katmanlı bir sürecin sonucudur. Her sokak, her kapı ve her medrese, bu evrimin sessiz ama görkemli tanıklarıdır. 4. Tarihî Olaylar ve Değişimler   **İlk Genişleme ve Almoravidler (11. yy)** Fez, 11. yüzyılda **Almoravid Hanedanı**’nın (1040–1147) etkisiyle büyük bir dönüşüm yaşadı. Sultan Yusuf ibn Taşfin döneminde şehir, surlarla çevrilerek güvenlik altına alındı. İki ayrı yerleşim —Kayravanlıların kurduğu Fes el-Kairouan ve Endülüs göçmenlerinin kurduğu Fes el-Andalus— bu dönemde tek bir sur sistemi içinde birleştirildi. Ayrıca cami, hamam ve çarşıların yeniden düzenlenmesi, Fez’i İslam dünyasında “düzenli şehir” örneklerinden biri yaptı.   **Almohadlar Dönemi (12.–13. yy)** Almoravidlerin ardından, 1147’de Fez, **Almohadlar**ın hâkimiyetine girdi. Bu dönem, daha merkeziyetçi ve katı bir dini yorumun şehir mimarisine yansıdığı yıllardı. Almohadlar, surları ve kapıları güçlendirdi; özellikle **Bab Boujloud** kapısının ilk versiyonu bu dönemde inşa edildi. Ayrıca büyük camilerin genişletilmesi ve sarayların eklenmesi, Fez’in “ruhî başkent” kimliğini pekiştirdi.   **Marinidlerin Altın Çağı (13.–15. yy)** 1238’de tahta çıkan **Marinid Hanedanı**, Fez’i başkent yaparak şehrin en parlak dönemlerinden birini başlattı. Marinid sultanları, ilim ve sanatın hamisi olarak tanındı. Bu dönemde:   * **Bou Inania, Attarine ve Sahrij Medreseleri** inşa edildi. * Kervansaraylar (funduqlar), dericiler ve zanaatkârlar için yeni mahalleler oluşturuldu. * Sultan Abu Inan döneminde Karaouiyine Üniversitesi büyütülerek uluslararası bir ilim merkezi hâline geldi.   **Saadîler ve Alaouitler (16.–18. yy)** Saadî Hanedanı (1549–1659), Fez’in dini ve entelektüel önemini korudu ancak başkent statüsünü Marakeş’e kaydırdı. Buna rağmen türbeler, zaviyeler ve dini yapılar bu dönemde yoğunlaştı. **Alaouit Hanedanı** ise (1666–günümüz) Fez’i “ruhî başkent” kimliğiyle yeniden öne çıkardı. Kraliyet protokolünde Fez, Mekke ve Medine dışında İslam dünyasının en prestijli dini merkezlerinden biri sayıldı. 18. yüzyılda Moulay Ismail ve halefleri, surları ve sarayları restore ederek şehrin canlılığını sürdürdü.   **Fransız Himayesi ve Modernleşme (1912–1956)** 1912’de Fez, **Fas’ın ilk Fransız himaye başkenti** oldu. Bu dönem büyük bir kırılma noktasıdır:   * Medinanın dışında, Fransız şehircilik anlayışıyla inşa edilen **Ville Nouvelle (Yeni Şehir)** kuruldu. * Medine, “eski şehir” kimliğiyle korunurken, idari merkez yeni şehre taşındı. * 1912’de Fez Ayaklanması (Fransız karşıtı isyan) kanlı şekilde bastırıldı; bu olay, şehrin modern tarihe girişindeki en dramatik dönemeçtir.   **UNESCO Dönemi (1981–günümüz)** 1981’de **UNESCO Dünya Mirası** listesine alınan Fes Medinası, uluslararası koruma programlarının merkezine yerleşti. 1990’lardan itibaren Avrupa Birliği ve Fas hükümeti iş birliğiyle medrese, cami ve fonduk restorasyonları yapıldı. **PRDT-Fès 2015–2020 planında**, medinanın turizmle uyumlu şekilde yaşatılması öncelikli hedef olarak belirlendi.   Fez Medinesi tarih boyunca hanedanların, dini hareketlerin ve kolonyal güçlerin izlerini taşıyarak evrildi. Almoravid surlarından Marinid medreselerine, Saadî türbelerinden Fransız Ville Nouvelle’ine kadar her dönem, şehrin kültürel DNA’sına bir katman ekledi. Bugün medinada yürüyen bir ziyaretçi, bu çok katmanlı tarihin canlı tanığı olur.   ---   ## 5. Fez Medinesi Bugün   **“Fez medinası bugün neyi temsil ediyor?”** sorusuna verilecek cevap, hem tarihî süreklilik hem de modern uyumun birleşimidir. 1981’de **UNESCO Dünya Mirası** listesine giren Fes El-Bali, yaklaşık **9.000 dar sokak**, **200’den fazla cami**, **60’tan fazla fonduk (kervansaray)** ve sayısız han, türbe ve medreseyle yaşayan bir Ortaçağ şehridir. Bugün hâlâ 150.000’den fazla insan bu medinanın içinde yaşamaktadır; yani burası yalnızca bir turistik alan değil, yaşayan bir şehir dokusudur.   **Koruma ve Modernleşme Dengesi** PRDT-Fès (Programme de Développement Régional Touristique) raporuna göre 2010’dan itibaren 27 medrese, türbe ve kervansaray restore edilmiştir. Bu çalışmalar sayesinde medina, “açık hava müzesi” niteliğini korurken aynı zamanda modern dünyaya da pencere açmaktadır. Son yıllarda medinanın altyapısına —atık yönetimi, elektrik, turistik yönlendirme levhaları— yapılan yatırımlar, tarihî dokunun günümüz ziyaretçileriyle daha sürdürülebilir şekilde buluşmasını sağlamıştır.   **Ziyaretçi Deneyimi** Bugün medinada dolaşan bir ziyaretçi, bir yandan 14. yüzyıldan kalma **Bou Inania Medresesi**’nin zellij süslemelerini hayranlıkla seyreder, diğer yandan Derb Chouara’daki **tabakhane**lerde dericiliğin canlı üretim sahnesine tanık olur. Eski camiler, türbeler ve çarşılar, yalnızca geçmişi hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda bugünün günlük yaşamında da işlevini sürdürür.   **Kültürel Atmosfer** Fez Medinesi, fasıl müziği festivalleri, el sanatları fuarları ve dini törenlerle hâlâ Fas’ın ruhani ve kültürel başkentidir. UNESCO’nun 2019 raporunda vurgulandığı gibi, medina “İslam dünyasının en iyi korunmuş geleneksel şehirlerinden biri” olarak öne çıkar. Bu atmosfer, ziyaretçiyi yalnızca turistik bir geziye değil, tarihin derinliklerine doğru mistik bir yolculuğa davet eder. Fez Medinesi bugün hâlâ geçmişin izlerini taşır ve aynı anda modern dünyanın ihtiyaçlarına cevap verir. Onu gezenler için burası, tarihin her köşede fısıldadığı, kültürün günlük hayatla iç içe yaşadığı bir açık hava müzesidir. Fes’e gelen ziyaretçi, dar sokakların labirentinde kaybolurken aslında Fas’ın zengin kültürel mirasının kalbine adım atar.   ---   ## El-Attarine Medresesi: Tarih ve Kültürün Efsanevi Buluşma Noktası   ### Köken ve Kuruluşu   El-Attarine Medresesi, Fes medinasının kalbinde, baharat ve parfümleriyle ünlü **Attarine Çarşısı**’nın hemen yanında yükselir. 1323–1325 yılları arasında **Marinid Sultanı Abu Said Uthman II** tarafından inşa edilen bu yapı, hem dönemin siyasi gücünün hem de ilmî prestij arayışının bir simgesidir. Adını aldığı “attarine” kelimesi, Arapçada “attar” yani “baharatçı ve parfüm satıcısı” demektir; medrese, böylece hem bulunduğu çevreyle hem de taşıdığı kültürel atmosferle doğrudan ilişki kurar.   ### İnşa Estetiği ve Mimari   El-Attarine Medresesi, Marinid mimarisinin zarafetini yansıtan bir şaheserdir. Avlulu plan tipolojisine sahip olan medrese, küçük bir iç avlu, derslikler, öğrenci hücreleri ve bir mescidden oluşur. Ancak yapıyı eşsiz kılan şey, ölçeğinin mütevazılığına rağmen detaylardaki ihtişamıdır. Duvarları kaplayan **zellij mozaikleri**, bitkisel ve geometrik desenlerin sonsuz varyasyonlarını sergiler. Ahşap tavanlarda sedir ağacından oyulmuş karmaşık süslemeler, Marinidlerin sanat anlayışındaki inceliği yansıtır. Alçı işçiliğiyle yazılmış Kufi ve Naskh hat kuşakları, mekâna ruhani bir atmosfer kazandırır.   UNESCO’nun tanımladığı gibi, El-Attarine “küçük boyutuyla büyük sanatın birleşimi”dir: Dar bir alana sığdırılmış olağanüstü işçilik, onu yalnızca bir eğitim yapısı değil, aynı zamanda İslam sanatının vitrini hâline getirir.   ### Eğitim ve Kültürel Rolü   İnşa edildiği dönemde medrese, esasen **Karaouiyine Camii ve Üniversitesi**’ne bağlı bir öğrenci yurdu ve eğitim merkeziydi. Burada kalan talebeler, sabah derslerini camide görür, günün geri kalanında El-Attarine’de barınırdı. Eğitim, sadece dini ilimlerle sınırlı değildi; fıkıh, hadis ve tefsirin yanında matematik, astronomi, dilbilim ve tıp gibi alanlarda da dersler verilirdi. Bu yönüyle El-Attarine, **Marinidlerin ilim ve kültüre verdiği desteğin somut kanıtı** oldu.   ### Zaman İçinde Değişimler   Yüzyıllar boyunca medrese işlevini sürdürdü, ancak 15. yüzyıldan itibaren öğrenci kapasitesi azaldı. Saadî ve Alaouit dönemlerinde yapı bakıma alındı, bazı bölümler restore edildi. Fransız himayesi döneminde (1912–1956) El-Attarine, Fes’in “tarihî hazineleri”nden biri olarak kabul edildi ve 20. yüzyıl ortalarında başlayan kapsamlı restorasyonlarla tekrar görünür hâle geldi. 1981’de Fes medinası UNESCO Dünya Mirası listesine girince, El-Attarine de bu koruma şemsiyesinin en önemli yapılarından biri oldu.   ### Sembolik Önemi   El-Attarine Medresesi, Fes’in sadece dini değil, aynı zamanda kültürel kimliğini temsil eder. İnşa edildiği çağda, medrese ilim ve ibadeti birleştiren bir mekân iken, bugün hem sanat tarihçilerinin hem de ziyaretçilerin gözünde **Marinid estetiğinin zirvesi** olarak kabul edilmektedir. Yapının duvarlarına işlenmiş süslemeler, Fas’ın tarihî zenginliğinin görsel hafızasıdır; her mozaik, her ahşap oyma, geçmişin ilmî ve sanatsal iddiasını bugüne taşır.   ### Bugün El-Attarine   Günümüzde El-Attarine Medresesi, turistlere açık bir kültür durağıdır. Avlusuna adım atan ziyaretçi, baharat kokularıyla çevrili sokaklardan sessiz bir sanata geçiş yapar. Işık, mozaiklerin üzerinde kırılır; ahşap oymalar, yüzyılların sabrını anlatır. Burası yalnızca bir tarihî yapı değil, **Fas’ın kolektif hafızası**nın mekânsal bir tezahürüdür.   PRDT-Fès raporuna göre, El-Attarine yılda ortalama 200.000 ziyaretçi çeker. Bu rakam, onun sadece akademik çevreler için değil, geniş kitleler için de “geçmişle bağ kurma mekânı” olduğunu kanıtlar. Bugün El-Attarine, öğrencilerin değilse bile, araştırmacıların, fotoğrafçıların ve meraklı yolcuların zihninde hâlâ bir “öğrenme ve keşif” mekânı olarak yaşamaktadır.   El-Attarine Medresesi, Fes’in tarihî medinasında **ilim, sanat ve inancın kesişim noktası**dır. 14. yüzyılda Marinid Sultanı Abu Said Uthman’ın siyasi–kültürel vizyonuyla doğan bu yapı, yedi yüzyıl boyunca değişen hanedanların, farklı toplumların ve koruma çabalarının tanığı oldu. Bugün orada yürüyen bir ziyaretçi, sadece taş ve mozaik değil, aynı zamanda Fas’ın kültürel belleğini seyreder.   ---   ## Bou Inania Medresesi: Fas’ın Tarihî ve Kültürel İncisi   ### Kuruluşu ve Tarihi   Bou Inania Medresesi, 14. yüzyıl ortasında, Marinid Sultanı **Abu Inan Faris** tarafından 1350–1357 yılları arasında inşa edildi. İsmindeki “Inania”, doğrudan sultanın adına gönderme yapar. Marinid hanedanı, siyasi güçlerini pekiştirmenin ötesinde, kendilerini ilim ve sanatın hamisi olarak göstermeye kararlıydı. Bu nedenle Fes’teki Bou Inania, yalnızca bir eğitim kurumu değil, hanedanın prestij projesi olarak yükseldi. Medrese, aynı zamanda minaresi bulunan nadir yapılardan biridir; yani hem bir **öğretim kurumu** hem de **ibadethane** işlevini aynı anda üstlenmiştir.   ### Mimarlık ve Detaylar   Bou Inania, Fas mimarisinin en ihtişamlı örneklerinden biri kabul edilir. Yapı, simetrik avlusu, mermer döşemeleri, göz alıcı **zellij (çini mozaik)** panoları, sedir ağacından oyulmuş tavanları ve alçı işçiliğiyle benzersiz bir estetik sunar. Avlunun ortasındaki şadırvan, medresenin hem dini arınma hem de günlük yaşam alanı olduğunu hatırlatır. İnşa malzemelerindeki çeşitlilik —mermer, sedir, alçı ve bakır— Marinidlerin zenginliğini ve sanata verdiği önemi yansıtır. UNESCO’nun tanımına göre Bou Inania, “Fas İslam mimarisinin bütün unsurlarını en rafine biçimde bir araya getiren yapı”dır.   ### Medresenin İşlevi ve Öğretim Tarihi   Bou Inania Medresesi, kuruluşunda Karaouiyine Üniversitesi’ne bağlı bir yükseköğrenim kurumu olarak planlandı. Öğrenciler burada fıkıh, tefsir, hadis, Arap dili, mantık ve astronomi dersleri alırdı. Bu yönüyle Bou Inania, 14. yüzyılda Fes’i İslam dünyasının önde gelen **entelektüel merkezlerinden biri** hâline getirdi. Avlunun etrafındaki hücrelerde kalan öğrenciler, günlerini derslerle, münazaralarla ve ibadetle geçiriyordu.   ### Tarihsel Olaylar ve Değişimler   Yüzyıllar içinde medrese, farklı dönemlerde bakımsız kalmış olsa da, Alaouit hanedanı döneminde onarıldı. Fransız himayesi yıllarında (1912–1956) “tarihî anıt” ilan edilerek korunmaya alındı. 20. yüzyıl sonlarında Fas Kültür Bakanlığı ve UNESCO iş birliğiyle restorasyon çalışmaları yapıldı. Bugün ayakta kalan ihtişamı, bu uzun süreli koruma çabalarının bir ürünüdür.   ### Kültürel ve Sembolik Önemi   Bou Inania Medresesi, Fes’in mimari hafızasında özel bir yere sahiptir. Zengin süslemeleri, geometrik desenlerin ritmi, hat kuşaklarının ruhani estetiği, ziyaretçiye yalnızca bir eğitim yapısı değil, **İslam sanatının şiirsel bir yorumu**nu sunar. Aynı zamanda medresenin Fes’in merkezinde konumlanması, onun şehrin kültürel omurgasının bir parçası olduğuna işaret eder.   ### Bou Inania Bugün   Günümüzde Bou Inania Medresesi, turistler ve araştırmacılar için Fes’in en gözde duraklarından biridir. Avluda yankılanan sessizlik, zamanın üzerinde bıraktığı izlerle birleşir; ziyaretçi hem geçmişin ihtişamını hem de bugünün hayranlığını aynı anda hisseder. Fes’i keşfeden biri için Bou Inania’ya adım atmak, yalnızca bir yapı görmek değil, **Marinidlerin ilim ve sanat idealini** yeniden yaşamak anlamına gelir.   ---   ## Jnan Sbil Bahçesi: Fes’in Doğayla Buluştuğu Tarihî Cennet   ### Kuruluşu ve Tarihçesi   Jnan Sbil, 18. yüzyılda Alaouit hanedanı döneminde, özellikle Sultan **Moulay Abdallah** (1729–1757) tarafından düzenlenmeye başlandı. Daha sonra **Sultan Moulay Hassan I** (1873–1894) döneminde büyük bir peyzaj düzenlemesiyle bugünkü formuna kavuştu. “Jnan” Arapça’da bahçe, “Sbil” ise halkın kullanımına açık, yani kamusal anlamına gelir. Dolayısıyla Jnan Sbil, başından itibaren halk için inşa edilen **ilk kamusal bahçe** olarak tarihe geçti.   ### Bahçenin Mimari ve Peyzaj Özellikleri   Jnan Sbil, Fes medinasını çevreleyen surların hemen dışında, Bab Boujloud Kapısı’na ve Bou Jeloud Sarayı’na komşu bir konumda yer alır. Bahçe 7 hektarlık bir alana yayılır ve içinden geçen **Oued Fès** nehriyle beslenen yapay göletleri, fıskiyeleri ve su kanallarıyla ünlüdür.   * **Endülüs etkisi**: Portakal ve narenciye ağaçları, palmiye ve yaseminlerle birlikte İslam bahçe estetiğini hatırlatır. * **Avrupa etkisi**: Fransız himayesi döneminde (20. yüzyıl başı) eklenen botanik türler ve peyzaj düzenlemeleri, bahçeye modern bir kimlik kattı. * **Su öğesi**: Kanallar ve çeşmeler, hem estetik hem de sulama işleviyle Jnan Sbil’in kalbini oluşturur.   ### Zaman İçindeki Değişimler   Bahçe, 20. yüzyıl boyunca Fes halkı için popüler bir dinlenme alanı oldu. Ancak 1980’lerde bakımsızlık nedeniyle işlevini yitirmeye başladı ve uzun süre kapalı kaldı. 2006’da Fas Kraliyet Vakfı’nın himayesinde başlatılan restorasyon projesiyle yeniden canlandırıldı. 2010’da halka yeniden açıldığında, Jnan Sbil hem tarihî dokusunu koruyan hem de çağdaş düzenlemelerle güçlendirilmiş bir yeşil alan olarak geri döndü.   ### Kültürel ve Sosyal Önemi   Jnan Sbil, bugün yalnızca bir bahçe değil, aynı zamanda Fes’in sosyal hayatının önemli bir parçasıdır. Yerel halk burada yürüyüş yapar, aileler çocuklarıyla vakit geçirir, turistler ise medinadan çıkar çıkmaz bu yeşil vahada nefes alır. Aynı zamanda **Uluslararası Kutsal Müzik Festivali** gibi kültürel etkinliklere ev sahipliği yaparak, kenti doğayla sanatın buluştuğu bir sahneye dönüştürür.   ### Bugün Jnan Sbil   Bugün Jnan Sbil, Fes’in “açık hava oturma odası” gibidir. Yüzyıllar boyunca hanedanların, kolonyal idarenin ve modern restorasyon projelerinin şekillendirdiği bu bahçe, ziyaretçisine hem tarihî bir yolculuk hem de dingin bir mola sunar. Göletin kıyısında açan nilüferler, palmiye gölgelerinin serinliği ve su kanallarının sesi, Fes’in yoğun medina atmosferinden çıkıp farklı bir zamana adım atıyormuş hissi uyandırır.   ---   ## 19. Yüzyıl ve Fransız Hakimiyeti   19. yüzyıl, Fas için hem siyasi kırılmaların hem de modernleşme arayışlarının hızlandığı bir dönemdi. Avrupa güçleri, özellikle de Fransa, Fas üzerinde giderek artan bir nüfuz kurmaya başlamıştı. Bu nüfuz, yalnızca siyasette değil, kent mekânlarının düzenlenmesinde ve estetik anlayışta da kendini gösterdi.   **Jnan Sbil Bahçesi**, bu dönemin en belirgin örneklerinden biridir. Alaouit Sultanı **Moulay Hassan I** (1873–1894) hükümdarlığında bahçe yeniden ele alındı; yeni su kanalları açıldı, göletler temizlendi, gölgelik yürüyüş yolları düzenlendi. Ancak bu yenilemeler, klasik Mağribi bahçe tasarımının sınırlarını aşarak, Avrupa’dan —özellikle de Fransız peyzaj anlayışından— esinlendi.   **Fransız etkisi nasıl hissedildi?**   * Bahçeye, Akdeniz dışı türlerden egzotik bitkiler getirildi: okaliptüs, akasya ve bazı süs çalıları. * Su öğelerinin etrafında simetrik çiçek tarhları oluşturuldu; bu tarz, klasik İslam bahçelerindeki daha organik düzenden ayrılıyordu. * Yürüyüş yolları genişletilerek, dönemin Avrupalı gezinti parklarını hatırlatan bir düzene kavuştu.   20. yüzyılın başlarında (1912) Fas’ın resmi olarak Fransız himayesi altına girmesiyle birlikte, bu etkiler daha da belirginleşti. Jnan Sbil, Fransız yönetiminin “modernleşmiş Fes” vizyonunda bir vitrin işlevi gördü: Hem Avrupalı idarecilerin hem de yerel elitlerin gözünde, bahçe şehrin medina ile Ville Nouvelle (yeni şehir) arasında bir köprüydü.   **Kültürel anlamı** da değişti: Bahçe, yalnızca yerel halk için değil, Fransız görevliler ve yabancı ziyaretçiler için de bir dinlenme ve temsil alanına dönüştü. Böylece Jnan Sbil, 19. yüzyılın sonunda sadece Fes halkının değil, kolonyal yönetimin de gündelik yaşamının parçası hâline geldi.   Bugün Jnan Sbil’deki egzotik ağaç türleri, geometrik çiçek parterleri ve geniş gezinti yolları, bu Fransız etkisinin yaşayan izleridir. Bahçeye adım atan bir ziyaretçi, aynı anda hem **Alaouitlerin Mağribi mirasını** hem de **Fransız kolonyal estetiğinin izlerini** görür. Bu yan yana varoluş, Jnan Sbil’i yalnızca bir peyzaj alanı değil, aynı zamanda iki farklı dünyanın buluşma mekânı kılar.   ---   ## Bağımsızlık ve Sonrası   1956’da Fas, Fransız ve İspanyol protektoralarının sona ermesiyle yeniden bağımsızlığına kavuştu. Bu tarih yalnızca siyasi bir dönüm noktası değil, aynı zamanda kültürel mirasın yeniden yorumlanması için de bir milattı. Fes şehri, geçmişte hanedanların kalbi olduğu gibi, bağımsız Fas’ın da kültürel kimliğini taşıyan bir sembol hâline geldi. Bu bağlamda **Jnan Sbil Bahçesi**, bağımsızlık sonrası dönemde adeta “yeniden doğdu.”   **Restorasyon ve Yeniden Düzenleme** Bağımsızlık sonrasında bahçenin bakımı ve işlevi yeniden ele alındı. Fransız himayesi döneminde eklenen Avrupaî düzenlemelerin bir kısmı korunurken, özellikle geleneksel Fas bahçe estetiğini öne çıkaran öğeler yeniden canlandırıldı:   * Su öğeleri ve fıskiyeler klasik İslam bahçesi anlayışına uygun biçimde restore edildi. * Palmiye, narenciye ve yasemin gibi geleneksel bitkilerle bahçenin özgün kimliği güçlendirildi. * Göl kenarındaki yürüyüş yolları, Mağribi bahçelerindeki serinlik–gölgelik estetiğini yansıtacak biçimde düzenlendi.   **Kültürel Kimlik ve Ulusal Hafıza** Bağımsız Fas için Jnan Sbil, yalnızca bir dinlenme alanı değil, “yeniden sahiplenilen kültürün” simgesi oldu. 1960’larda ulusal kimliğin inşasında kullanılan unsurlar arasında, medina surları ve türbeler kadar bu bahçenin de adı geçti. Halk için burası, kolonyal geçmişin izleriyle birlikte, **Alaouit hanedanının bıraktığı Mağribi mirası** yeniden kucaklama mekânına dönüştü.   **Toplumsal İşlev** 1960’lardan itibaren Jnan Sbil, Fes halkının günlük hayatında aile yürüyüşlerinin, gençlerin buluşmalarının ve kültürel etkinliklerin adresi oldu. Çocukların göletteki nilüferleri seyrettiği, yaşlıların su kanalları kenarında dinlendiği bu mekân, artık şehrin “kamusal belleği”nin ayrılmaz bir parçasıydı.   Bugün Jnan Sbil’in içinde dolaşan ziyaretçi, Fransız döneminden kalma egzotik ağaçların gölgesinde yürürken, aynı anda bağımsızlık sonrası yeniden dikilen palmiyelerin, yaseminlerin ve nar ağaçlarının kokusunu duyar. Bu katmanlı deneyim, bahçeyi yalnızca bir peyzaj alanı değil, Fas’ın **sömürgecilikten özgürlüğe, oradan da kültürel yeniden doğuşa** uzanan yolculuğunun sessiz tanığı hâline getirir.   ---   ## Nejjarîn Ahşap Sanatları ve El Sanatları Müzesi: Fas’ın Ahşap Mirası   ### Kuruluşu ve Tarihi   Nejjarîn Müzesi, 18. yüzyılda Alaouit Sultanı Moulay Ismail döneminde kervansaray (funduq) olarak inşa edilen **Fondouk Nejjarîn**’de yer almaktadır. “Nejjarîn” adı, Arapçada “marangozlar” anlamına gelir ve çevresindeki marangoz dükkânlarından dolayı bu adı almıştır. Yüzyıllar boyunca fondouk, ticaret kervanlarının konaklama noktası, depolama alanı ve zanaatkârların merkezi olarak hizmet etti. 1998’de Fas Kültür Vakfı tarafından restore edilerek müze kimliğine kavuştu ve 1999’da resmî olarak halka açıldı.   ### Mimarlık ve Detaylar   Müzenin binası, **Fes medinası mimarisinin tipik bir örneğidir**. İç avlu etrafında yükselen üç katlı yapı, hem depolama hem de konaklama işlevi için tasarlanmıştır. Zemin kat yük hayvanları için ahır ve depolama alanı, üst katlar ise odalar olarak düzenlenmiştir. Bugün bu odalarda geleneksel Fas ahşap işçiliğinin seçkin örnekleri sergilenmektedir.   * Duvarlarda **zellij (çini mozaik)** panolar, * Avlunun çevresinde sedir ağacından yapılmış balkonlar, * Kubbe ve tavanlarda oyma ahşap işçiliği, * Giriş cephesinde Mağribi üsluba özgü anıtsal taçkapı yer alır.   Mimari bütünlüğüyle fondouk, 18. yüzyıldan günümüze ayakta kalan en iyi korunmuş yapılardan biridir.   ### Müzenin İşlevi ve Sanatsal Değerleri   Bugün Nejjarîn Müzesi, Fas’ın ahşap sanatlarını ve el işçiliğini sergileyen en kapsamlı koleksiyona sahiptir. Burada;   * Geleneksel sedir ağacı mobilyaları, * Ahşap minberler ve Kuran rahleleri, * Zanaatkârların kullandığı aletler, * İnce oyma ve kakma tekniğiyle yapılmış sandıklar, * Fas’ın farklı bölgelerinden toplanmış kapı, pencere ve mimari parçalar sergilenir.   Müze yalnızca objeleri saklamakla kalmaz, aynı zamanda **zanaatkârlığın tarihini ve estetik değerini** ziyaretçilere aktarır. Sergiler, Fas’ın farklı dönemlerinde ahşabın günlük yaşamda, dini mekânlarda ve ticarette nasıl işlev gördüğünü ortaya koyar.   ### Tarihsel Olaylar ve Değişimler   Fondouk Nejjarîn, 18. yüzyıldan 20. yüzyıl ortalarına kadar aktif bir ticaret merkeziydi. Fransız himayesi döneminde (1912–1956) yavaş yavaş işlevini yitirdi ve 20. yüzyıl sonunda bakımsız kaldı. 1990’larda başlayan restorasyon süreci, yapıyı harabe olmaktan kurtardı. Restorasyon sırasında geleneksel malzemeler kullanıldı; ahşap balkonlar sedir ağacından yeniden oyuldu, mozaik panolar aslına uygun şekilde yenilendi. Böylece yapı, hem mimari hem de kültürel işleviyle ikinci hayatına kavuştu.   ### Nejjarîn Müzesi’nin Kültürel Önemi   Bu müze, sadece bir sergi alanı değil, **Fes’in zanaatkârlık geleneğinin yaşayan hafızasıdır**. Ahşap işçiliği, Fas kültüründe kutsal ve gündelik hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır: cami minberlerinden ev mobilyalarına, süs kapılarından müzik aletlerine kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Nejjarîn, bu mirası görünür kılarak hem yerel halka hem de yabancı ziyaretçilere Fas’ın sanatsal kimliğini tanıtır. Aynı zamanda çevresindeki marangozlar çarşısıyla birlikte, “zanaatkârlık kültürü”nün canlılığını da destekler.   ### Günümüzde Nejjarîn Müzesi   Bugün Nejjarîn, Fes medinasının en çok ziyaret edilen kültürel duraklarından biridir. Müzenin terası, ziyaretçilere medinanın panoramik manzarasını sunar; bu da deneyimi yalnızca sergiyle sınırlı kılmaz, şehri mekânsal olarak da okumaya imkân tanır. Uluslararası kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan müze, Fas’ın **somut olmayan kültürel mirasının** korunmasında da rol oynar. Buradan çıkan ziyaretçi, yalnızca objeleri görmüş değil, Fas’ın tarih boyunca işlediği ahşabın ruhunu da duymuş olur.   ---   ## Fes el-Bali: Fas’ın Tarihi ve Kültürel Hazinesi   ### Kuruluşu ve Tarihi   Fes el-Bali, yani “Eski Fes”, şehrin en eski ve en tarihî bölümüdür. 789 yılında İdrisî Hanedanı’nın kurucusu **Moulay Idris I** tarafından temeli atılmış, ardından oğlu **Moulay Idris II** tarafından 9. yüzyılda genişletilmiştir. İlk dönemde Kayravan’dan gelen Tunuslu göçmenler ve Endülüs’ten sürülen Müslüman aileler buraya yerleşmiş, böylece Fes çok erken tarihlerde kozmopolit bir kültürel kimlik kazanmıştır. Şehrin bu çekirdeği kısa sürede siyasi, dini ve ticari merkez hâline gelmiş, İslam dünyasının batısında “yeni bir başkent” işlevi üstlenmiştir.   ### Mimarlık ve Detaylar   Fes el-Bali, 9.000’den fazla dar sokağıyla dünyanın en büyük araçsız kentsel alanlarından biridir. **Labirentvari planı**, klasik İslam kentlerinin tipik özelliklerini taşır: merkezi camiler, çevresinde medreseler ve çarşılar, mahalleler ve avlulu evler.   * **Kapılar ve surlar**: Şehri kuşatan surlar ve görkemli Bab Boujloud (Mavi Kapı) gibi anıtsal girişler, medinanın simgesidir. * **Malzeme ve estetik**: Kerpiç, taş, sedir ağacı, alçı ve zellij çinileri, mimarinin temel unsurlarıdır. * **Su öğeleri**: Sebou Nehri’nden gelen su kanalları, çeşmeler ve hamamlar aracılığıyla medinanın dokusuna hayat verir.   UNESCO, Fes el-Bali’yi “ortaçağ İslam kent estetiğini hâlen yaşayan en geniş örnek” olarak tanımlar.   ### Değişim ve Tarihî Olaylar   Fes el-Bali, yüzyıllar boyunca birçok hanedanın damgasını taşıdı:   * **Almoravidler (11. yy)**: İki ayrı yerleşimi surlarla birleştirerek şehri güçlendirdiler. * **Almohadlar (12.–13. yy)**: Yeni camiler ve kapılar eklediler, kenti dinsel bir merkez hâline getirdiler. * **Merinidler (13.–15. yy)**: Fes’i başkent ilan ederek medrese inşasını başlattılar, şehri ilim ve kültür merkezi yaptılar. * **Saadîler ve Alaouitler (16.–18. yy)**: Türbeler, zaviyeler ve saraylarla dini prestiji pekiştirdiler. * **Fransız Himayesi (1912–1956)**: Medina korunurken, yeni şehir Ville Nouvelle kuruldu. * **UNESCO (1981)**: Fes el-Bali Dünya Mirası ilan edildi.   ### Medrese ve Camiler   Fes el-Bali’nin en büyük zenginliği, medreseleri ve camileridir:   * **el-Karaouiyine Camii ve Üniversitesi (859)**: Fatima el-Fihri tarafından kurulmuş, dünyanın en eski faal üniversitesi kabul edilir. * **Andalusian Camii (9. yy)**: Endülüs göçmenlerinin inşa ettiği cami, kültürel çeşitliliğin simgesidir. * **Bou Inania Medresesi (14. yy)**: Marinidlerin ihtişamlı eseri, eğitim ve ibadeti bir arada sunar. * **Attarine ve Sahrij Medreseleri**: Zellij mozaikleri ve ahşap işçiliğiyle Marinid sanatının zirvesidir.   Bu yapılar, Fes’in “İslam dünyasının batıdaki ilim merkezi” olmasının temelini oluşturur.   ### Zanaat ve El Sanatları   Fes el-Bali aynı zamanda zanaatların ve çarşıların kalbidir. Dar sokaklar boyunca deri, bakır, ahşap, seramik ve dokuma ustaları çalışır.   * **Chouara Tabakhaneleri**: Dericiliğin en eski ve en bilinen merkezidir; renkli havuzlarıyla şehrin simgesine dönüşmüştür. * **Zanaatkârlar**: Çömlekçiler, oymacılar, dokumacılar yüzyıllardır aynı tekniklerle üretim yapar. * **Çarşılar**: Attarine Çarşısı (baharat ve parfümler), Seffarine Meydanı (bakırcılar), Nejjarîn Meydanı (ahşap işçileri) geleneksel sanatların canlılığını koruduğu alanlardır.   Bu el sanatları, UNESCO tarafından **somut olmayan kültürel miras**ın ayrılmaz bir parçası olarak görülür. Zanaatkârların emeği, medinanın yaşayan ruhunu temsil eder.   ---   ## Chouara Tabakhane: Fas’ın Deri İşleme Sanatının Kalbi   ### Kuruluşu ve Tarihi   Fes el-Bali’nin kuzeydoğusunda, Wadi Fes Nehri kıyısında yer alan **Chouara Tabakhane**, Fas’ın ve İslam dünyasının en eski deri işleme merkezlerinden biridir. Geleneksel rivayetlere göre tabakhane, 11. yüzyılda **Almoravid Sultanı Ali ibn Yusuf** döneminde kurulmuştur. İdrisîlerin şehirde başlattığı zanaat örgütlenmesi, bu dönemde sistemli bir üretim yapısına kavuştu. “Chouara” adı Arapçada tabakhaneler anlamına gelir; bu da alanın başlangıçtan itibaren şehrin dericilik merkezi olarak tanındığını gösterir.   ### Zanaat ve Deri İşleme Sanatı   Chouara Tabakhane, bugün hâlâ **bin yıldır değişmeyen yöntemlerle** işleyen bir üretim alanıdır. Deri işleme süreci altı aşamadan oluşur:   1. **Islatma ve temizleme** – Hayvan derileri önce kireç ve güvercin dışkısıyla yumuşatılır. 2. **Kıl ve yağdan arındırma** – Doğal enzimler ve kireç kullanılır. 3. **Tabaklama** – Ceviz kabuğu, nar kabuğu gibi bitkisel tanenlerle yapılır. 4. **Boyama** – Safranla sarı, indigo ile mavi, haşhaş çiçeğiyle kırmızı, nane ile yeşil, kömürle siyah renkler elde edilir. 5. **Kurutma** – Deriler güneş altında teraslarda kurutulur. 6. **Şekillendirme** – Çanta, ayakkabı, cüzdan, kemer gibi ürünlere dönüştürülür.   Bu yöntemler tamamen el emeğine dayalıdır ve **somut olmayan kültürel miras** kapsamında korunmaktadır. Zanaatkârların kullandığı teknikler, yüzyıllardır usta–çırak ilişkisiyle aktarılmaktadır.   ### Değişim ve Modernleşme   Chouara Tabakhane, tarih boyunca birkaç kez yenilemeden geçti. 20. yüzyılda Fransız himayesi döneminde sağlık koşulları nedeniyle tartışmalara konu oldu. 2015–2016 yıllarında Fas hükümeti ve UNESCO iş birliğiyle büyük bir restorasyon gerçekleştirildi. Bu süreçte:   * Atık su arıtma sistemleri kuruldu, * Boya havuzları yenilendi, * Zanaatkârların çalışma koşulları iyileştirildi.   Modernleşme çabalarına rağmen, **geleneksel üretim teknikleri** titizlikle korunarak sürdürüldü. Bu sayede tabakhane hem otantik hem de çağdaş standartlara uygun bir üretim alanı olarak işlevini devam ettiriyor.   ### Chouara Tabakhane ve Fes Turizmi   Bugün Chouara, Fes’in en ikonik turistik noktalarından biridir. Çevredeki dükkânların teraslarından görülen **renkli boyama havuzları**, şehrin en çok fotoğraflanan manzaraları arasındadır. Ziyaretçiler, derilerin tabaklanma sürecini gözlemleyebilir ve sonunda mağazalardan çanta, ceket, ayakkabı gibi el yapımı ürünler satın alabilir. Bu deneyim, sadece alışveriş değil, aynı zamanda **bir zanaatın canlı sahnesini izlemek** gibidir.   ### Deri İşleme ve Fas Ekonomisi   Deri, Fas’ın tarih boyunca en önemli ihraç ürünlerinden biri olmuştur. Ortaçağ’da Fes derileri, Akdeniz limanlarına ve Sahra ötesi ticaret yollarına gönderilir; Avrupa’da “maroken” (Morocco leather) olarak bilinen lüks deri türü büyük rağbet görürdü. Günümüzde de Fas deri sektörü, ülkenin dış ticaretinde önemli bir paya sahiptir. **Chouara Tabakhane**, bu zincirin tarihî kalbi olarak, hem kültürel hem de ekonomik değer taşır.     Bugün Chouara Tabakhane’ye giden biri, sadece deri işçiliğini değil, **bin yıllık bir üretim geleneğinin hâlâ canlı olduğunu** görür. Havuzlardan yükselen kokular, güneşte parlayan renkler, ustaların ritmik hareketleri… Tüm bunlar Fes’in ruhunu, yani **zamanla yoğrulmuş emeği ve sabrı** yansıtır.   ---   ## Bab Bou Jeloud: Fes’in Tarihi Geçidi   ### Kuruluşu ve Tarihi   Bab Bou Jeloud, Fes el-Bali’ye açılan en görkemli kapılardan biridir. İlk sur kapısı 12. yüzyılda **Almohadlar döneminde** inşa edildi, fakat bugünkü hâli 1913 yılında **Fransız himayesi döneminde** inşa edilen yeni kapıdır. Fransız yönetimi, hem medinaya anıtsal bir giriş yaratmak hem de Ville Nouvelle (yeni şehir) ile eski medina arasında sembolik bir eşik oluşturmak amacıyla bu yapıyı tasarlattı. Böylece Bab Bou Jeloud, tarihî kimliğini modern dönemde yeniden kazandı.   ### İslam Mimarisinin İzleri   Kapı, her ne kadar 20. yüzyılda yapılmış olsa da **Mağribi-Endülüs üslubunu** ustalıkla yansıtır. Üç kemerli anıtsal giriş, at nalı formundadır. Cephesi, tipik Fes zellijleriyle kaplanmıştır:   * Dış cephede **kobalt mavisi** çiniler, * İç cephede ise **yeşil** çiniler yer alır.   Mavi renk Fes’in simgesidir; çömlekçilikte ve seramikte kullanılan mavi tonları şehrin kimliğini yansıtır. Yeşil ise İslam’ı ve maneviyatı temsil eder. Bu renklerin karşıtlığı, Bab Bou Jeloud’un hem şehre özgü hem de dini anlamı güçlü bir yapı olmasını sağlamıştır.   ### Bab Bou Jeloud’un Yeri ve Önemi   Kapı, medinanın batı ucunda, **Bou Jeloud Meydanı**’nda yer alır. Buradan giren ziyaretçi doğrudan **Talaa Kebira** ve **Talaa Saghira** adlı iki ana arterden medinaya ulaşır. Bu stratejik konum, Bab Bou Jeloud’u sadece fiziksel değil, aynı zamanda **sembolik bir eşik** hâline getirir: Bir yanda modern Fes (Ville Nouvelle), diğer yanda ortaçağ dokusunu koruyan Fes el-Bali.   ### Renovasyon ve Değişim   1913’te Fransızlar tarafından yapılan kapı, geleneksel motiflerle süslenerek medinanın genel estetiğine uyumlu hâle getirildi. 1990’larda ve 2000’lerde Fas Kültür Bakanlığı tarafından kapsamlı restorasyonlar yapıldı. Zellij mozaikler yenilendi, taş işçiliği temizlendi. Bugün kapı, hem tarihî hem turistik değeri nedeniyle düzenli olarak bakımdan geçiriliyor.   ### Bab Bou Jeloud ve Turizm   Bab Bou Jeloud, Fes turizminin en popüler simgelerinden biridir. Çevresinde restoranlar, kafeler ve dükkânlar bulunur. Akşamları kapının ışıklandırılmasıyla ortaya çıkan mavi-yeşil parıltı, fotoğrafçıların uğrak noktasıdır. Kapı aynı zamanda **Uluslararası Kutsal Müzik Festivali** gibi etkinliklerde de şehrin görsel simgesi olarak kullanılır. Turistler için burası, Fes macerasının başladığı yerdir.   ### Tarihî Olaylar ve Bab Bou Jeloud   Kapı, modern dönemin ürünü olmasına rağmen Fes’in tarihine önemli anlarla damgasını vurmuştur. 1912’de Fransız himayesi ilan edildiğinde, Bab Bou Jeloud çevresi protestolara sahne oldu. Daha sonraki yıllarda ise hem resmi geçitler hem de toplumsal olaylarda bu meydan kentin kalbinin attığı alanlardan biri oldu. Bugün Bab Bou Jeloud, yalnızca bir giriş kapısı değil, Fes’in **geçmiş ile bugünü buluşturan simgesi**dir.   ---   ## Mulay Abdellah Mahallesi: Fas’ın Tarihî Bir Hazinesi   ### Kuruluşu ve Tarihi Kökenleri   Mulay Abdellah Mahallesi, adını 18. yüzyılda yaşamış **Alaouit Sultanı Moulay Abdellah**’tan alır. Fes medinasının kalbinde yer alan bu mahalle, başlangıçta dini otorite ve toplumsal yaşamın kesişim noktalarından biri olarak ortaya çıktı. Sultan’ın türbesi etrafında şekillenen yerleşim, zamanla dini törenlerin, kültürel etkinliklerin ve zanaatkârlığın yoğunlaştığı bir alan hâline geldi.   ### Geleneksel Fas Mimarisinin İzleri   Mahalle, tipik Mağribi mimarisinin izlerini taşır: dar sokaklar, avlulu evler, kerpiç ve taş karışımı duvarlar, ahşap oyma pencereler ve mavi-yeşil zellij mozaikleri. Evlerin çoğu iki katlı olup, iç avlularında narenciye ağaçları ve çeşmeler bulunur. Bu mimari, hem mahremiyet hem de estetik kaygıları aynı anda karşılar. Mahalleye adını veren türbe ve çevresindeki dini yapılar, süslü kapılar ve kubbelerle bu estetiği tamamlar.   ### Mahallenin Sosyal ve Kültürel Değişimleri   Yüzyıllar boyunca mahalle, toplumsal ve kültürel değişimlerin merkezi oldu. 19. yüzyılda dini törenler ve sufi zikirleriyle ün kazandı; 20. yüzyılda ise bağımsızlık sonrası dönemde geleneksel kimliğini korurken modernleşmenin etkisiyle değişime uğradı. Bugün mahalle, hâlâ dini festivallerin ve halk şenliklerinin adresidir.   ### Mahallenin Tarihi Eserleri ve Önemi   En önemli yapı, **Moulay Abdellah Türbesi**’dir. Bu türbe, hem dini ziyaret hem de kültürel hafıza mekânıdır. Türbenin etrafındaki meydan, geçmişte cuma pazarlarının kurulduğu, zanaatkârların ürünlerini sergilediği bir buluşma noktasıydı. Ayrıca mahalledeki küçük camiler, sebiller ve hanlar, tarihî dokuyu zenginleştiren unsurlardır.   ### Dinî ve Kültürel Etkileşimler   Mulay Abdellah Mahallesi, yüzyıllardır süregelen dini törenleriyle tanınır. Özellikle **Moulay Abdellah Moussem’i**, sufi toplulukların, halkın ve ziyaretçilerin bir araya geldiği önemli bir etkinliktir. Burada yapılan zikirler, müzikli dini ritüeller ve halk gösterileri, Fas’ın dini ve kültürel çeşitliliğini yansıtır. Mahalle bu yönüyle, **dini ve kültürel etkileşimin sahnesi** olmuştur.   ### Mahalledeki El Sanatları ve Zanaatkârlık   Mahalle, ahşap oymacılığı, bakırcılık ve dericilik gibi el sanatlarının yoğun olduğu bir alandır. Sokaklarda hâlâ marangozların talaş kokusu, bakırcıların çekiç sesleri duyulur. Geleneksel el sanatları, UNESCO tarafından korunması gereken **somut olmayan kültürel miras** kapsamında değerlendirilir. Burada üretilen ürünler yalnızca ticari değil, aynı zamanda kültürel birer bellek nesnesidir.   ### Mahallenin Turistik Önemi   Bugün Mulay Abdellah Mahallesi, hem dini turizmin hem de kültürel turizmin cazibe merkezlerinden biridir. Ziyaretçiler, türbeyi ziyaret ettikten sonra mahalledeki dar sokaklarda dolaşarak hem zanaatkârların üretim süreçlerini görür hem de geleneksel Fas yaşamının otantik atmosferini deneyimler. Turizm raporlarına göre, Fes’e gelen turistlerin önemli bir bölümü bu mahalleyi gezi rotalarına dâhil etmektedir.   ---   ## Kairawin Camii (El-Karaviyyin Camii): Fas’ın Kültürel Hazinesi   ### Camiinin Tarihçesi ve Kuruluşu   El-Karaviyyin Camii, 859 yılında Kayravan’dan (Tunus) göç eden tüccar bir ailenin kızı olan **Fatima el-Fihri** tarafından inşa ettirildi. Başlangıçta küçük ölçekli bir mahalle mescidi iken, kısa sürede genişleyerek Fes’in ve Batı İslam dünyasının en önemli dini merkezlerinden biri hâline geldi. İslami geleneğin yanı sıra, şehirdeki göçmen toplulukların entelektüel birikimi de caminin gelişimini hızlandırdı. Bugün hâlâ ayakta duran yapı, yalnızca Fas’ın değil, tüm İslam coğrafyasının en eski ve en köklü camilerinden biri kabul edilir.   ### Mimarî Yapı ve Değişim Süreci   İlk hâli oldukça mütevazı olan cami, 10. yüzyılda **Zenata**, 12. yüzyılda **Almoravidler**, 13.–14. yüzyıllarda ise **Marinidler** tarafından defalarca genişletildi. Bugünkü cami kompleksi, 20.000 kişilik kapasitesiyle Fes’in en büyük ibadet mekânıdır.   * **Mimari özellikler**: Avlulu plan, dikdörtgen harim, çok sütunlu sahınlar. * **Süsleme**: Alçı işlemeler, zellij mozaikler, oyma sedir tavanlar ve hat kuşakları. * **Minare**: 956 yılında Almoravid döneminde yapılan kare planlı minare, Kuzey Afrika İslam mimarisinin en eski örneklerinden biridir.   Zaman içinde eklenen kütüphane ve medrese yapıları, camiyi yalnızca ibadethane değil, aynı zamanda bir bilim kompleksi hâline getirmiştir.   ### Kairawin Üniversitesi ve Bilim Mirası   Camiye bağlı olarak kurulan **el-Karaviyyin Üniversitesi**, UNESCO ve Guinness kayıtlarına göre dünyanın en eski sürekli faaliyette olan üniversitesidir. 10. yüzyıldan itibaren burada yalnızca dinî ilimler değil, matematik, astronomi, tıp, mantık ve felsefe gibi alanlarda da dersler verildi.   * Ortaçağ’da Endülüs ve Mağrib’in büyük âlimleri burada yetişti. * İbn Meymun ve İbn Haldun gibi düşünürler bu kurumla ilişkili oldu. * Avrupa Ortaçağ skolastikleri, Latinceye çevrilen Karaviyyin metinlerinden yararlandı.   Bu yönüyle Karaviyyin, **Doğu İslam dünyası ile Batı arasındaki entelektüel köprü** rolünü üstlendi.   ### Dinî ve Kültürel Rolü   El-Karaviyyin Camii, yüzyıllardır Fes’in ruhani kalbidir. Burada verilen hutbeler, yalnızca dini değil, siyasi mesajlar da taşımıştır. Fas’ın bağımsızlık döneminde de Karaviyyin âlimleri toplumsal hareketlerin öncüsü olmuş, ulemanın sesi medinanın dışına taşmıştır. Aynı zamanda cami, İslami bayramlarda ve özel günlerde şehrin toplu ibadet mekânı olarak merkezi rolünü sürdürür.   ### Tarihî Olaylar ve Camii   * **859**: Fatima el-Fihri’nin inşası. * **956**: Minarenin inşası. * **13.–14. yy**: Marinid döneminde genişletme ve kütüphane eklemeleri. * **20. yy**: Fransız himayesi döneminde koruma çalışmaları. * **1981**: Fes medinasıyla birlikte UNESCO Dünya Mirası ilanı.   Bu olaylar, camiyi yalnızca bir ibadet mekânı değil, Fas’ın tarihî sürekliliğini temsil eden bir hafıza alanı hâline getirmiştir.   ### Turistik Çekicilik ve Ziyaretçi Deneyimi   Bugün El-Karaviyyin Camii, Fes’e gelen ziyaretçilerin en çok görmek istediği yerlerden biridir. Ancak cami hâlen faal bir ibadet mekânı olduğundan, giriş yalnızca Müslümanlara açıktır. Gayrimüslim ziyaretçiler, avluya açılan kapılardan iç mekânı görebilir ve mimarinin detaylarını dışarıdan inceleyebilir. Yanındaki Karaviyyin Kütüphanesi ise restore edilerek araştırmacılara ve sınırlı sayıda ziyaretçiye açılmıştır.   Avluda yankılanan ezan sesi, sütunların gölgesine düşen ışık, yüzyılların ilmî ve dini mirasını bir araya getirir. Buraya adım atan biri, sadece bir camiyi değil, **İslam medeniyetinin batıdaki entelektüel başkentini** deneyiml
Devamını Oku

1 kayıttan 1 - 1 arasındaki kayıtlar gösteriliyor
Mesajlar {{unread_count}}
... ile mesajlaş {{currentConversation.display_name}}
{{chat.display_name ? chat.display_name[0] : ''}}

{{chat.display_name}}

Siz: {{chat.last_message.content}}

{{chat.unread_count }}